çeşme escort yıldız

İletişimde Dil ve Dil-Ötesi: çeşme escort Sözlü iletişimler “dil ve dil-ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır.4Snsanların karşılıklı konuşmalarını hatta mektuplaşmalarını “dille iletişim” kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil-ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda birbirlerinin ne söylediklerinden çok, nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir (Mehrabian, 1968). Karşımızdakinin sözlerinin kapsamı kadar -hatta daha da fazla- ses tonundaki canlılık da bizi ilgilendirir. Yani semantik öğeler kadar dil-ötesi öğeler de iletişimde etkilidir. Yüksek sesle halimizi-hatırımızı soran birisi, daha sonra sesini kısarak “akşama bize buyur” derse, bu sözden, “gelmeni pek istemiyorum” anlamını çıkarırız. Bu tür, alçak sesle çabucak söylenivermiş davetlere “yarım ağızla yapıldı” deriz. Bir davetin yürekten mi, yoksa yarım ağızla mı yapıldığını anlamaya çalışırken, başvurduğumuz önemli ölçütlerden birisi, dil-ötesi öğelerdir.

çeşme escort

çeşme escort

İsteyerek, farkında olarak yaptığımız konuşmalara “niyet edilmiş dil davranışı” çeşme escort adı verilir. Konuşurken dilimizin sürçmesi ise, niyet edilmemiş dil davranışlarına bir örnektir.

Bazı kelimelerin üzerine basa basa konuşmamız ya da karşımızdakini korkutmak için bağırmamız, niyet edilmiş dil-ötesi davranışlardır. Konuşurken farkında olmadan ses tonumuz alçalıp yükseliyorsa ya da sesimiz titriyorsa, bu durumda niyet edilmemiş dil-ötesi davranışlar söz konusudur.

Sözsüz iletişimde, konuşma ya da yazı olmaksızın insanlar birbirlerine birtakım mesajlar iletirler. Bu iletişim şeklinde, insanların ne söyledikleri değil, ne yaptıkları ön plana çıkar. Sözsüz iletişimi kendi içinde dört gruba ayırabiliriz.

Yüz ve Beden:

Yüzümüzdeki ifade, el ve vücut hareketlerimiz, vücudumuzun duruşu ve göz temasımız, sözsüz iletişimde önemli yer tutar. Sözlü iletişimde vokal sistemimiz (ses telleri, dil, dişler vb.) “gönderici” olarak görev yapmaktaydı; sözsüz iletişimde ise yüzümüzü ve bedenimizi “gönderici” olarak kullanırız.

Yüz ve beden ifadeleri, niyet edilerek ya da niyet edilmeden yapılır. İnsanlar, niyet edilen ifadeler yoluyla birbirlerine birtakım anlamlar iletirler. Başı “evet-hayır” anlamında sallamak, kaşları kaldırarak “hayır”, dudakları büzerek “belki” demek, ya da omuzları kaldırarak umursamazlık belirtmek, niyet edilen ifadelere örnektir. Bu tür ifadeler, sözlü dil olmamakla birlikte, sözlü anlatımda kullanılan ifadelerle eş anlam taşıyan ifadelerdir. Bu yüzden de niyet edilen ifadeler, diller gibi kültürden kültüre farklılık gösterebilir. Örneğin bizim ülkemizde başı önden arkaya kaldırmak “hayır” anlamını taşır; batı ülkelerinde ise “hayır” demek isteyenler başlarını iki yana sallarlar. Bir süre önce, çeşme escort Almanya’da uzun yıllar yaşamış bir komşum, uzaktan bana eliyle “gel” işareti yaptı. Yanına gidince beni çağırmamış olduğunu anladım. Meğer yaptığı işaret sadece “merhaba” anlamı taşıyormuş. Oysa bizler, uzaktaki bir tanıdığa elimizle “merhaba” demek istediğimizde, elimizi açıp omuz hizasında kaldırıp hafifçe iki yana sallarız. Komşumun yaptığı el işareti, iki farklı kültürde farklı anlamlar iletmektedir. İşte bu yüzden, yüzle ve bedenle yapılan bu tür işaretleri, bir sözsüz dil kabul etmekteyiz.