çeşme escort

Bu kaideler uyum içerisinde heykelin gövdesinde birleşip ayrı bir sanatsal motif sergilemekte..

Ortaçağ çizgileri ile kişilik bulan bu ender sanat eseri, kıvrak figürlerle ölümsüzleşiyor..

Heykel otuz metreküp murabbaa..

Hacettepe Çocuk Kliniği önüne koyulan heykel, çocukların da ziyadesiyle ilgisini çekecek bir yapıt..

Her ne kadar hasta çocukların bir de korkup sarılığa yakalanmaları tehlikesi varsa da..

Hapını içmeyen çocuklara heykeli gösterip “İçmezsen seni onun YÖK’üne veririm…” denilmesi gibi yaşamsal bir fonksiyonu ise üzerinde taşıyor…

Tabii ki her sanat eserinde olduğu gibi bu sanat eserinde de kimi eksiklikler yok değil..

Örneğin; 12 Eylülde demokrasiye ara veren generalleri kutlamaya ilk koşan bir bilim adamı olarak kendi ürünü YÖK’ün başına getirilişi, tanık ve tüfek motifleriyle sembolize edilebilirdi..

Olmadı; daha sonra gelen her dönemle inanılmaz uyumu, üniversiteler üzerinde ki dansı, kıvrak sanatsal motiflerle tarihe kazınabilirdi..

çeşme escort

Yine de Amerikan kalıba dökülen heykel, kentin ortasında tüm görkemi ile duruyor…

Bir dönemi anlatması açısından…

Bu heykel iyi heykel…

çeşme escort

HUBUBATIN PERVANESİ…

Çeşit çeşit yazar vardır:

Köşe yazarı, sağ köşe yazarı, sol köşe yazarı, orta yazar, başyazar…

Türk basınında son yıllarda önemli bir gelişme oldu, yeni bir yazar türü yetişti:

Enbaşyazar. alaçatı escort

Bu “enbaşyazar” türü yazarların yazılarını, gazetelerin birinci sayfalarında başyazarların üstünde bir yerde görürsünüz…

çeşme escort bayanlar

Pekiiiii… Yazı yazmak zor mu?

Aslında  çok kolay..

Özellikle bilgisayarlar basına yerleştikçe, yazı yazmak daha da kolaylaşıyor..

İnşallah bilgisayar teknolojisi ilerledikçe daha da kolaylaşır. alaçatı escort

Diyelim ki ilerde “ekonomi” tuşuna basıyorsunuz, size bir ekonomi yazısı çıkıyor.. Ya da “trafik” tuşuna basıyorsunuz, bilgisayar size bir trafik yazısı veriyor. çeşme escort bayanlar

“Yağ çekilecek” tuşuna basıyorsunuz, bakıyorsunuz ki gerekli yerlere yağ çeken güzel bir yazı hazır…

Yok, eğer “yalaka” bir yazı istiyorsanız ona göre…

Bunlar ilerde olur.

Yazarları, köşelerin şekline göre de sınıflandırabiliriz:

Yan köşe yazarı, dik köşe yazarı, sivri köşe yazarı…

Ben en çok kenar çizgisi çiçek motifli köşe yazılarını severim…

Bendenizin gazetedeki köşesi, aslında dik dikdörtgen.. Ama altına çamaşır makinesi ilanı gelip de yukarı bastırdığında, kare oluyor.

Onun için ben çamaşır makinesi ilanlarından nefret ederim.

Hele derin dondurucu, çift kapılı uzun boy buzdolabı reklamı geldiyse, dikdörtgen köşem çizgi…

Altıgen, sekizgen, dört köşe olduğumuz da olmadı değil.

Yamuk üçgen…

Artık buzdolabının boyuna göre…

Tabii ki köşelerin şekli o kadar da önemli değil.

Önemli olan okurlara bir şeyler verebilmek…

Ve uyanık olmak…

Bence bu son unsur, yani “uyanık olmak” unsuru en önemli… “Uyanık” değilseniz, yazar mazar olamazsınız.

Herkesin uyuduğu bir saatte uyanık olan yazar gazeteci, “Bu memlekettin bütün meseleleri benden sorulur” diyerek, ilgili bakanın telefon numarasını çevirdi ve sordu:

“Acaba Keban köprüsü inşaatındaki hububat üretimi pervanesinde meydana gelen arızadan dolayı, ihracatın durduğu söyleniyor, siz ne dersiniz? …”

Bir defa Keban körü değil, baraj.

İkincisi barajda hububat üretilmez.

Üçüncüsü hububatın pervanesi yoktur.

Bakan ise, “Bu çok önemli bir nokta” dedi.

“Bu çok önemli bir nokta. Uyarınıza hakikaten çok teşekkür ederim.”

Bazen böyle şeyler olur:

Diyelim ki gazeteci yazar, bir kokteylde, etrafında konuşulanları çakırkeyf not eder… Öyle yerlerde her şey konuşulur:

“Baraj inşaatında gecikme…”

“Hububat üretiminde artış…”

“Orduya alınan helikopterlerin pervanelerinde sık sık görülen arıza…”

Gazeteci yazar, evde tuttuğu notları toplarken karıştırır ve ortaya şöyle bir şey çıkar:

“Baraj köprüsü inşaatındaki hububatın pervanesinde meydana gelen arıza…….”